Kaldırımdan yaya geçidine adım atmaya çalışıyorsunuz. Sarı çizgiler orada, elinizde çocuk ya da alışveriş poşetleriyle bekliyorsunuz. Ama araçlar hız kesmeden önünüzden akıp geçiyor. Bir tanesi göz göze geliyor ama yavaşlamıyor. Oysa siz, yaya olarak, orada geçiş önceliğine sahipsiniz. En azından yasal olarak.
Peki, gerçekten öyle mi?
Yaya Önceliği Kağıt Üzerinde mi Kaldı?
Türkiye’de yaya geçitlerinde yayaların önceliği yasalarla açıkça tanımlı. 2019 yılında başlatılan “Önce Yaya” kampanyasıyla birlikte bu konu daha görünür oldu. Ancak uygulamada bu haklar çoğu zaman yok sayılıyor.
Yaya geçitleri, özellikle çok şeritli yollarda büyük bir tehlike alanına dönüşebiliyor. Bizzat yaşadığım bir örnek var: Üç şeritli, yoğun bir caddede, yaya geçidi olmasına rağmen çok sayıda yaralanmalı ve ölümlü kaza yaşandı. Ben de bu durumu belediyeye bildirdim ve üst geçit talep ettim. Gelen yanıt şu oldu: “Belirli bir mesafede ışık var, o yüzden gerek yok.” Üstelik yaya geçidi ihlalleri için de topu Emniyet'e attılar. Aradan iki yıl geçti; daha geçen hafta aynı noktada yine ciddi bir kaza oldu.
Bu tür yollarda sorun şu: Bir araç dursa bile diğer şeritteki durmazsa, yaya için ölüm riski değişmiyor. Bu, sistemsel bir zafiyet.
Sinyaller Var Ama Anlayan Yok
Bir başka yaygın problem de sağa dönüşlerde hem araçlara hem yayalara aynı anda yeşil ışık yanması. Trafik kurallarına göre bu durumlarda öncelik yayaya ait. Ancak sürücülerin büyük kısmı bu kuralı ya bilmiyor ya da bilerek uygulamıyor. Araçlar hızla dönüyor, yayalar panik içinde duraksamak zorunda kalıyor. Bu da kazalara davetiye çıkarıyor.
Sürücü Davranışları: Saygı mı, Bilgisizlik mi?
Pek çok sürücü, direksiyon başına geçtiğinde yayaları bir "engel" gibi görüyor. Oysa hepimiz bazen sürücü, bazen yaya değil miyiz? Bir çocuğun, yaşlı birinin, engelli bir bireyin geçebilmesi için birkaç saniye beklemek bu kadar zor olmamalı.
Birçok durumda bu davranışlar bilinçsizlikten kaynaklanıyor. Trafik eğitimi sadece sınavdan geçmek için ezberlenen birkaç kuralla sınırlı kalıyor. Empati öğretilmiyor. “Dur! Önce yaya.” demek kolay ama o refleksi günlük hayata taşımak başka bir şey.
Bu İhlallerin Bedeli Ağır
Yaya geçidi ihlalleri yalnızca bir trafik suçu değil; bazen bir hayatın sona ermesi, bir ailenin dağılması demek. Hele ki bu ihlaller sürekli aynı yerlerde tekrar ediyorsa, artık kişisel hata değil, sistem sorunu olur.
Ve bu sistem; sadece sürücüden değil, şehir planlamacısından, denetim makamlarından, belediyeden ve biz yurttaşlardan da sorumluluk ister.
Peki, Ne Yapabiliriz?
Son Söz: Yaya Olmak, Yaşam Hakkıdır
Bir şehirde, bir insan kaldırıma çıkarken, yaya geçidinden geçerken güvende hissetmiyorsa o şehir yaşanabilir değildir. Bugün hepimiz araç kullanıyor olabiliriz ama yarın o yolun karşısına geçmeye çalışan bir yaşlı, bir çocuk ya da bir yaya olabiliriz.
Dur! Önce yaya diyorsak, gerçekten duralım. Gerçekten öncelik verelim. Çünkü o birkaç saniye, bir ömrü kurtarabilir.